Çanakkale





 www.tatilfikri.com.tr



ÇANAKKALE TARİHİ

Osmanlı egemenliğine giren, Boğaz’ın kıyısına kurulmuş kentin çekirdeğini 1462 yılında Çimenlik Kalesi’nin etrafında başlayan yerleşim oluşturuyor. Günümüzde de iyi durumda olan ve Askeri Deniz Müzesi ile birlikte görülebilen kalenin ve boğazın savunulmasında görevli asker ve idareci sivil memur müslümanlar ilk olarak Fatih Camisi civarındaki Cami-i Kebir mahallesini kurdular. Aynı dönemde kalenin yapımında çalışan Romanlar da Çay Mahallesini oluşturdular.
Bu iki mahallenin oluşumundan sonra yoğun olarak denizcilik ile uğraşan Rumlar çevreden kente geldiler Cami-i Kebir mahallesinin kuzey yönünde Rum mahallesi oluşturdular.
Ermeniler de Rumlarla aynı dönemde Zafer Meydanı kilise civarına yerleşerek kendi mahallelerini kurdular.
Kentin çarşısı da bu durumda kalenin kuzeyinden doğu yönüne doğru yerleşti. Sarıçay kenarında küçük sanayi yer alırken zanaatkârlar da Ermeni mahallesinin güneyi ile Çay Mahallesinin doğusunu mekan tuttular.

Bir dönem Kale-î Sultaniye olarak anılan kentin günümüzdeki adının kalenin çanağı andırmasından ya da yöredeki çanak-çömlek yapımcılığından geldiği düşünülüyor.
18. yy’a kadar kent olma yolunda belirli bir gelişme gösteren Çanakkale, Boğazlarda ekonomik faaliyetin yoğunlaşması ile bir liman kenti olmaya ve zenginleşmeye başlar. Eski mahalleler büyürken ticari faaliyeti yürüten Yahudiler kentin doğu tarafına yerleşerek Musevi mahallesini kurarlar. Boğaz ticareti ve liman kenti olarak oynadığı rol kente ticari ataşelikler ve fahri konsoloslukların gelmesine neden olur, bu temsilciliklerin sayısı kısa zamanda yirmiyi bulur. Bunlar Kordon boyunca ticari ataşelikler mahallesini oluştururlar.
19. yy’da Osmanlı’nın çöküş yaşaması Ege Adaları, Kırım ve Balkanlardaki müslümanların Anadolu anakarasına göçünü başlattı. Buraları güvensiz bulanların bir bölümü de Çanakkale‘ye yerleşti. Tatar mahallesi o zamanlarda oluştu. Müslümanlar dışındaki kent halkı ise göçmek bir yana genişlemeyi sürdürdüler. Yeni bir Rum mahallesi kurdular.

Ve savaş!..

20. yy’ın başından itibaren başlayan savaş ortamı oldukça karmaşık bir göç dalgası yarattı. Elli yıllık bir döneme yayılan bu süreçte müslümanlar dışındaki halk kenti terketti. Balkanlar’dan ve Ege Adaları’ndan göçmenler geldi. Gelenler gidenlerin mahallelerine, evlerine yerleştikleri için kent dokusunda büyük bir değişim yaşanmadı. Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere – Fransa – Rusya ‘ya karşı Almanya-Avusturya / Macaristan – İtalya üçlü ittifakı oluşmuş tu. Osmanlı itilaf devlet lerinin yanında yer almak istemiş ancak olumlu cevap alamamıştı. Osmanlı tara fından satın alındığı açık lanan İki Alman savaş gemisinin Karadeniz’e geçerek Rusya’yı bombalamaları üzerine Osmanlı fiilen savaşa katılmış oldu.
Alman savaş gemilerinin peşinden gelen İngiliz ve Fransız savaş gemileri Çanakkale Boğazı’ndan geçmek ve Karadeniz’e çıkmak istiyordu. Osmanlı buna izin vermeyince İngiliz-Fransız donanması Boğaz’ı kuşattı. (1915)
Osmanlı Boğaz’ın iki yanına yerleştirdiği kuvvetlerle donanmanın geçmesine ve karaya çıkmasına izin vermedi.
Her iki tarafın büyük kayıplar verdiği bu dramatik savaşın geçtiği yerler günümüzde tarihi Milli Park. Bu bölgeyi ilerleyen sayfalarımızda özel bir bölüm olarak göreceğiz.

Bir savaştan bir savaşa…
Çanakkale stratejik Boğaz’ın kapısı konumunda olduğundan ve Çanakkale Savaşları’nı doğrudan yaşadığından savaş sonrasında da, yeni bir savaş, yani İstiklal Savaşı süresinde zor bir dönem geçirdi.
Cumhuriyet’le birlikte yaralarını sarmaya ve kendine yeniden çeki düzen vermeye çalışan kent bu kez Türkiye katılmasa da 2. Dünya Savaşı ile karşılaşıyordu. 2. Dünya Savaşı süresince de genç Türkiye Cumhuriyeti Çanakkale Boğazı’nda yoğun bir tahkimat yapmak durumunda kaldı. Savaş yılları bütün Türkiye gibi Çanakkale için de zor geçti.

Savaştan sonra
2. büyük savaş sonrasında 1949 yılında kent için ilk plan yapıldı. Cumhuriyet Meydanı düzenlendi ve kentin varolan yerleşim ve sanayi-ticaret alanlarının gelişme ve yapılanma şartları belirlendi.
Kent 1950'lerin ikinci yarısında, 1970'li yılların ortalarında ve 1980'lerin ilk yarısında büyüme atakları yapar. Bu ataklarda planlar zorlanır ve kırılır.


ATATÜRK’ÜN ÇANAKKALE‘YE İLK GELİŞİ

Atatürk’ün Çanakkale‘ye ilk gelişi, bilindiği gibi, Kurtuluş Savaşından öncedir.
20 Ocak 1915'te, Tekirdağ Bölgesi’nde yeni kurulmakta olan 19. Tümen Komutanlığı’na tayin edildi. Atatürk, kısa sürede bu tümeni kurmuş, 25 Şubat 1915'te, savaşlara katılmak üzere Eceabat‘a gelmiş, burada ikmal yaptıktan sonra 18 Nisan 1915'te Bigalı Köyü’ne gelerek bir köy evini karargah yapmıştı.
Bir Hafta sonra savaş başlamış, Atatürk, Conkbayırı ve Arıburnu’nda üstün düşman kuvvetlerine karşı, taarruz ve savunma savaşları yaparak, kahramanlığı, cesareti ve kazandığı zaferlerle bütün dünyanın dikkatlerini üzerine toplamış, 1 Haziran 1915'te albaylığa yükseltilmişti.
8 Ağustos 1915'te Anafartalar Grubu Komutanlığı’na getirildikten hemen sonra Conkbayırı’nda düşmanı denize dökmüş, Çanakkale‘yi bir kere daha kurtarmıştı. Çanakkale Zaferi’nden sonra, bir kahraman olarak 10 Aralık 1915'te İstanbul’a döndü.



ULAŞIM

Karayolu Ulaşımı

Çanakkale İli'nin toplam karayolları uzunluğu 1 074 km dir. Bunun 543 km.si il yollarına, 531 km.si ise devlet karayollarına aittir.
Çanakkale İlinin karayollarından biri olan 550-04 nolu Çanakkale-İzmir güzergahındaki devlet karayolu, Ege kıyılarını takip ederek Ezine-Ayvacık-Edremit-Ayvalık-Dikili-Aliağa-Foça-Menemen üzerinden İzmir'e ulaşılır. Aynı yol güzergahı Edremit'ten doğuya ayrılarak Çanakkale'yi Balıkesir'e bağlamaktadır.
Diğer bir karayolu ise, Marmara Denizi'nin Güney kıyılarını izleyerek Çanakkale'yi Bursa'ya bağlayan devlet karayolu güzergahı üzerinde bulunan 200-01 ve 2002 no'lu karayolu ilin araç trafiği bakımından en yoğun ve geniş yolunu oluşturmaktadır.
Çanakkale -Ankara güzergahındaki devlet karayolu Lapseki-Biga-Bandırma-Bursa-İnegöl-Bozüyük-Eskişehir-Sivrihisar-Polatlı üzerinden Ankara'ya ulaşmaktadır.
Çanakkale-İstanbul güzergahında bulunan 550-03 nolu devlet karayolu ise Gelibolu yarımadasının doğu kıyılarını takip ederek Keşan veTekirdağ'a ve daha sonrada İstanbul'a ulaşmaktadır.
İl merkezi ilçelerden; Ayvacık'a 68 km, Bayramiç'e 72 km, Biga'ya 94 km, Bozcaada'ya 58 km, Çan'a 77 km, Eceabat'a 5 km, Ezine'ye 46 km, Gelibolu'ya 34 km, Gökçeada'ya 59 km, Lapseki'ye 34 km ve Yenice ilçesine 100 km uzaklıktadır.
Şehir merkezindeki otobüs terminalinden günün her saatinde ilçelere otobüs ve minibüs seferleri yapılmaktadır. Gökçeada'ya yaz-kış Çanakkale'den ve Kabatepe'den gemi seferleri yapılmakta olup günübirlik dönüş imkanı bulunmaktadır. Bozcaada ile ulaşım Geyikli-Yükyeri iskelesinden sağlanmaktadır.

ÇANAKKALE MUTFAĞI

Çanakkale’de yeşil ve mavi kucaklaşır. İçmeleri, ayazması meşhur olan Çanakkale’nin bitkileriyle güzellik ve şifa kaynağı olan mitolojik Kaz Dağını da unutmamak gerekir. Bereketli toprakları tarıma elverişli olduğu gibi hatırı sayılır düzeyde hayvancılık da yapılır. Üretildiği ilçenin adıyla nam salmış Ezine peyniri damak şenlendiren bir lezzettir.

Yaygın mandıralarda en kaliteli süt ürünleri hijyenik ortamlarda hazırlanır. Süt ürünleri bakımından bu denli verimli olan şehrin mutfağı da ağırlıklı olarak bu yönde şekillenmiştir. Tatlılardan, yemeklere çoğu yerde ya süt, peynir ve kaymak ya da yoğurt lezzet katan bir unsur olarak eklenir.

Yazın yapılan kışlık hazırlıkları ve hamur işleri de göz dolduran çeşitliliktedir. Toprağı kadar denizi de bereketli olan Çanakkale’de pek çok farklı türde balık ve deniz ürününe de mutfakta yer verilir.

Akıtma, simit lokumu, kaçamak, piruhi, hıdrellez yahnisi, tavuklu mantı ve bakla keşkeği Çanakkale mutfağının yerel lezzetlerindendir.
 www.tatilfikri.com.tr


Yorumlar