Giresun




 www.tatilfikri.com.tr

Giresun fındığı ile tanınan ve Karadeniz Bölgesi'nde yer alan il. Kirazın bütün dünyaya buradan yayıldığı kabul edilen Giresun ili, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Karadeniz, Trabzon, Gümüşhane, Erzincan, Sivas ve Ordu arasında yer alır. Trafik numarası 28’dir. Yerli halkın çoğunluğunu Çepniler oluşturur. 1500'lü yıllardaki Osmanlı Tahrir Defterlerinde yöreye Vilayet-i Çepni de denmektedir.
Giresun ili, Büyük Atatürk'un 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktıktan sonraki dönemde olan kişisel muhafızlarının (Topal Osman ve Silah Arkadaşları) memleketi olan bir ildir. Şehir, Aksu ve Batlama vadileri arasında denize doğru uzanan bir yarımada üzerinde kurulmuştur, tam karşısında Karadeniz'in bir adası olan Giresun Adası (Aretias) vardır. Giresun ili 1920 yılına kadar Trabzon iline bağlı kalmış, bu tarihte müstakil mutasarrıflık, 1923 yılında ise il olmuştur. 1923 yılında Giresun ili, merkez Tirebolu ve Görele ilçesi ile bunlara bağlı Bulancak, Keşap ve Espiye bucaklarından ibaretti. 1933 yılında Şebinkarahisar'ın iliğinin kaldırılması ile Şebinkarahisar ve Alucra ilçeleri de Giresun'a bağlanmıştır. 1934 yılında Bulancak, 1945 yılında Keşap, 1957 yılında Espiye, 1958 yılında Dereli, 1960 yılında Eynesil, 1987 yılında Piraziz ve Yağlıdere, 1992 yılında Çanakçı, Güce, Doğankent ve Çamoluk ilçelerinin kurulması ile ilçe sayısı 15 olmuştur.
Tarihçe
Giresun, bir Miletos kolonisi olarak kurulmuştur. Yunanca adı "Kerasus"dur. İsminin, yabani kiraz ağaçlarından dolayı "Kiraz diyarı" olabileceği söylenir.
Giresun, 1397 yılında Türkmen beyi Emir Oğlu Süleyman Bey tarafından fethedilerek Türk yurdu haline getirilmiş olup, Eski Türklerde adı Vilayet-i Çepni'dir. Vilayet-i Çepni güneyde Gümüşhane/Koyulhisar, Gürgentepe; doğuda Beşikdüzü Abdal Musa (Sis) dağının etekleri, Kürtün hattı iç kesimlere yayılan bölgedir. Türkmen boylarından olan Çepnilerin buraya Horasan'dan tarihi İpek Yolu'nun Gümüşhane,Kürtün civarındaki gümüş madenlerinin ve limanların güvenliğini sağlamak üzere gönderilmiş olabileceği belirtilmektedir.
Giresun Çepnileri makamı Güvendi yaylasında bulunan Güvenç Abdal Hazretlerinin müridleriydiler. Giresun merkezi, 1397 yılından bu yana Türk toprağı olup düşman işgali görmemiştir.
İsminin Kökeni
Giresun isminin kökeni hakkında üç rivayet vardır. Rivayetlerden birincisi; "Kerasus" kelimesinden gelmektedir. Birinci rivâyete göre bu isim, "Kerasus"ta bol miktarda yetişen kirazdan gelmiştir. İkinci rivâyete göre ise; Giresun denize doğru uzanan bir yarımadanın üzerine kurulmuştur. Bu yarımadanın şekli de boynuza benzemektedir. İşte bu sebepten Yunanca'da boynuz anlamına gelen "Keras"dan türemiştir. Üçüncü rivayet ise Spartaküs isyanını bastıran ünlü Romalı General Kerasusa atfen verilmiş olmasıdır.
Kültür
Yöre halkı büyük şehirlere göçe başladığından beri eski gelenekleri az da olsa terk etme yolunu tutmuştur. Ancak büyük çoğunluk eski Laz, göreneklerine bağlıdır. Bu gelenek ve görenekler çoğunlukla eski söylentilere dayanır. Laz kültürü etkisini hale göstermektedir sözlü olarak. Müzik ve folklorde bunu görmek mümkündür Her yıl Mart ayının 14' ünde yılbaşı tutulur. O sabah erkenden kalkılır, deniz veya akarsudan su alarak eve gelinir ve sağ ayak ile eşikten geçilerek eve girilir. Su evin dört bir tarafına serpilir. Eğer hayvanlar varsa onların üzerine de serpilir. O gün kimse evine uğursuz gelir diye misafir kabul etmez, ancak ayağı denenmiş birisi varsa o eve çağrılır. Gelen kişi sağ ayağını içeriye atar yeni yılınız hayırlı olsun martınızı bozuyorum der o gece evde ısırgan veya paça pişirilir içine yeşil boncuk atılır. Bunları yerken boncuk kimin ağzına gelirse o yıl bu şahıs ekine başlar, aile içerisinde bol rızıklı kabul edilir. Yine Mart'ın 14 ünde gün tutulur. Mart'ın 14'ü, Mart 15'i , Nisan 16'sı, Mayıs v.b. aylar olarak adlandırılır. O günlerdeki havanın durumuna göre o ayların nasıl geçeceği hakkında fikir yürütülür.5-6 Mayıs'ta Eski Türkmen adeti olan Hıdrellez tutulur. Bu gün Hızır ve İlyas Aleyhissamların bir araya geldiğine ve artık kış ayının bitip güzel günlerin geleceğine inanılır ve Göktanrıya en yakın yerlerde yani yüksek tepelerde kutlamalar yapılır.. Yine akşamdan 3-5 genç kızlar niyet tutarak bir gül ağacının dibine yüzüklerini gömerler. Sabahleyin mani okuyarak onları çıkarırlar. Söylenen maninin manasına göre talihlerini denerler. Ramazan'da çocuklar Dımbılçı denen bir grup oluşturup maniler söyleyerek iftardan sonra evlerin kapılarını çalarlar ve hediyeler toplarlar..
Cenazelerde talkım veriler 40 ve 52nci günlerde dualar okutulur.. Eski zamanlarda zengin ve hatırlı şahısların mezarlarının başında ilk 3 veya 7 geçe kandil yakılırdı..
Şehrin birçok yerlerinde Kutsal Ocak yerleri bulunur.Ocak yerlerinde Dilekler tutulur,hastalara şifa,dertlere devalar aranır..Ateş kutsaldır, su dökülmez. Su Kutsaldır, kirletilmez..

 www.tatilfikri.com.tr

Yorumlar